Deprem Önlemleri Yetersiz Kalıyor
Öncelikle İzmir halkına çok geçmiş olsun. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Geçmişte yaşadığımız acılar, depremle yaşamamız gerektiğini ve bunun için gerekli önemleri almamızı hatırlatmıştı.
Mevzuatta bazı düzenlemeler yapıldı, kurallar getirildi ve yeni inşa edilen binaların daha dayanıklı olması noktasında denetimler sıklaştırıldı. Burada önemli olan yeni yapılan binaların yanında, yıkılma tehlikesinde olan eski binaların depreme dayanıklılıklarıyla ilgili tespit çalışması yapmak ve dayanıksız binaları yıkmaktır.
Yıllanmış binalara ısı kaybını önlemek amacıyla mantolama yapılıyor. Evin eski haline bakıyorsun en az 50 yıllık, çürük, virane bir ev. Ancak mantolama yapılıp dış cephe boyasından sonra ev yeni gibi görünüyor. Aslında evin kullanılacak hali yoktur.
Riskli evleri yıkıp, gerekli önlemleri almak gerekiyor
Eski ve kentsel dönüşüm alanına giren binaların yıkılması için birilerinin ölmesini beklemeden yapılacak tek şey, gerekli önlemleri alarak vereceği zararı ve tahribatı azaltmaya çalışmaktır. Kanal İstanbul’u tasvip etmediğim ve daha öncelikli yapılacak işlerimiz olduğunu belirttiğim için beni eleştirenlerin, İzmir’de, Elazığ‘da, Malatya’da yaşadığımız acılara ne cevap vereceklerini merak ediyorum.
Artık tüm illeri kapsayacak şekilde bir dizi radikal kararların alınması elzemdir. Bu saatten sonra “fay hattı buradan geçiyor, deprem haritasına göre riski artan iller arasında İstanbul’da var”, demenin anlamı yoktur. Riskli evleri yıkıp, gerekli önlemleri almak gerekiyor.
Dünya Düzeni Değişmez
Pandemiden sonra “hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” sözleri dünyada bazı değişikliklerin olacağının sinyalini verse de dünya düzeninin değişeceğini düşünmek Ütopya’dır. Dünyada olası bazı değişiklikler şöyle olacaktır. Artık tüm ülkeler hayatta en önemli faktörün sağlık olduğunu anladığından dolayı sağlık sektörüne daha fazla yatırım yapılacaktır. Yapay zeka, bilişim ortamının daha yaygın hale getirilmesi noktasında çaba gösterilecektir. Çin, dünyaya yaydığı salgının ciddiyetini gizlediğinden dolayı bir yaptırımla karşı karşıya kalacaktır. Pek çok ülkede dine, tarihe verilen değerin yerini bilim alacaktır.
Hane halkının ekonomik durumu değişmeyecek, daha kötüye gidecektir
Ancak gelir dağılımında ki adaletsizliğin biteceğini düşünenler yanılgı içerisindedirler. Hane halkının ekonomik durumu değişmeyecek, daha kötüye gidecektir! Belki bu süreç nedeniyle ekonomik olarak gerileyen veya ilerleyen kişi, firmalar haricinde geçmişte olduğu gibi asgari ücretliler günü kurtaracak, zenginler açık büfe restoranlarda israfa devam edeceklerdir.!
Dünya nüfusunun en zengin yüzde birlik kesimi toplam gelirin yüzde 40’ını almaya devam edecek, gelir tablosunun en altında yer alan yüzde 50’lik kesimin ise payına yine toplam gelirin yüzde biri düşecektir. İsrail’in sonu gelecek, Avrupa, ABD çöküşe geçecek, Çin güçlü çıkacak gibi söylemler kişisel rahatlamadan başka bir şey değildir. Ekonomik olarak gerileyen batı, birilerinin petrolüne, parasına, zengin kaynaklarına el koyarak varlığını devam ettirecektir.
Afrika’da açlık, Ortadoğu’da savaş, Orta Asya’da biat kültürü değişmeyecektir. Ekonomik olarak pek parlak günler geçirmesek de ekonomik verileri en çok eleştirenlerden biri olsam da, ülkemiz, terör örgütlerinden temizlenmesinden dolayı daha güçlü olacak, geleceğe emin adamlarla yürüyecektir.
Son olarak ABD seçmenlerinin oy vermede ki kriterlerinin başında ekonomi ve işsizlik geliyor
Son olarak ABD seçmenlerinin oy vermede ki kriterlerinin başında ekonomi ve işsizlik geliyor. Ekonomi ve işsizlik noktasında kötü verilerle seçime giden Trump‘ın, pandemi sürecini de kötü yönetmesiyle ortaya çıkan sonuçlara itiraz hakkını sahaya süreceğe benziyor. Bu süreçte kim kazanmış veya kaybetmiş önemsemeden, bizlerin birlik ve beraberlik içerisinde ülkemiz üzerinde oynanan veya oynanacak oyunların üstesinden gelmek olacaktır.