Timur’un Filleri Hikayesi Ve SEDDK Üzerine Düşüncelerim

19. yüzyılda bir bebek gibi dünyaya gelen, 20.yüzyılda gelişen ve gençleşen Sigorta Sektörümüz 21. Yüzyılda olgunlaşma devrini yaşıyor. Bu yüzyıl ile beraber her alanda olduğu gibi sektörümüzde tepeden tırnağa yenilenme, gelişme ve tortularından kurtularak ‘’olgunlaşma’’ sürecinden geçiyor.

Dile kolay 200 yılı yakın süreye ulaşan bu gelişim serüveni içerisinde neler oldu neler. Kimi zaman açılan kurumlar, çıkan yasalar ve genelgeler ile tavan yapan sektörümüz kimi zamanda büyük arbedeler yaşayarak düşüşler yaşadı. Kan kaybetti. İmaj kaybetti.

Her kan kaybında, sanki damarlarımızdan bir damla daha eksilmenin acısını meslektaşınız olarak bende hissettim. Her imaj kaybında ise ‘’sende sigortacı mısın? İşiniz yalan dolan!’’ söylemi ile her sigortacı arkadaşımız yerine benim de canım yandı. Fakat bunların hepsi sektörümüzün olgunlaşma ve gelişim sürecinin yaraları gibi algılandı ve merhemi yine kendimiz sürdük.

Devletimizin de elbette diğer büyük meselelerinin yanında sektörümüze de el atması bizlere de umut kaynağı oldu. Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve bağlı kurum ve kuruluşların dertlerimize derman olan politikaları bizleri yüreklendirdi ve mesleğe olan inancımızı perçinledi. Kimi zaman ise tepeden inme kararlar ve yasalar ile bir anda yaşadığımız depremler karşısında soluğu yine devlet kurumlarının kapısında aldık. Beraber sorguladık, eleştirdik ve yanlışların değişmesi gerektiğini hep birlikte dile getirdik.

Kimi zaman ‘’Nasrettin Hoca’nın Timur’un Filleri Hikayesinde olduğu gibi’’ yola çıktığımız dostlarımız bizleri yarı yolda bıraktı, kimi zaman da sonuna kadar hak mücadelesinde omuz omuza gördük tüm meslektaşlarımızı. Tüm bunlar yaşanırken, devletimizin sigortacılık kurumlarını tek çatı altında toplaması ve özellikle de tüm ekonominin kalbi sayılan ve mesleğimizin de merkezi olan İstanbul’a taşınması işimizi kolay kıldı.

Derdimize derman ararken, sorunlarımızı dile getirirken, gelişmeleri yakından izlerken ve içselleştirirken mesafelerin ne denli yakın olduğunu bu sayede daha iyi anladık. SEDDK dan bahsettiğimi hepinizin iyi anladığını biliyorum. Evet SEDDK dan bahsediyorum.

Devletimizin kurumu olmakla beraber tüm meslektaşlarımıza aynı anda kulak veren, sorunlarımıza çözüm bulma noktasında tüm dinamikleri hızla çalıştıran, ulaşılabilir ve mesleğimizi daha iyi noktalara taşıyacağına inandığımız bir kurum olmaya aday. 200 yıllık sektörümüzün gelişiminde ‘’olgunlaşma’’ noktamızın lokomotifi olacak kurum.

Başaracağına inanıyoruz. SEDDK başardıkça bizlerde kazançlı ve daha büyüyerek bu süreçten geçeceğimize ve başaracağımıza bizlerde inanıyoruz. Bazen hikayeler Timur’un Filleri hikayesinde ki son gibi bitmeyebilir. Gelin bu hikayemizi, bu serüvenimizi SEDDK gibi kurumlarımızı destekleyip kendimizi güçlendirerek yazalım. SEDDK gibi kurumların başarılı işler yapmasına bizler vesile olalım, bizler de görevimizi en iyi şekilde yapalım. Hep birlikte kazanalım, sektörümüz kazansın, mesleğimiz kazansın ve Ülkemiz kazansın…

Bu sefer filleri biz alt edelim. Mesleğimizde ki filleri biz korkutup kaçıralım.

Sevgilerimle.