Dolar 32,5667
Euro 34,6983
Altın 2.487,60
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 20°C

Bir Öyküm Var (Duygu Can)

Bir Öyküm Var (Duygu Can)
4 Aralık 2020 21:32

Kadın, güç dilenen değil, güç bağışlayan yüksek şefkat sahibi bir insan cinsidir!

Kadın, güç dilenen değil, güç bağışlayan yüksek şefkat sahibi bir insan cinsidir! Kadın’ın tanımını yap deselerdi ben bu cümleyi kurardım. Bu güç, hayatının düz yolda gittiği zamanlarda belki görünür olmuyor ancak yollar engebeli, yokuşlu, yorucu olmaya başladığında birden beliriyor omuzlarımızda. Gereken de buymuş gibi sanki. Herkesin şaşırdığı ama yaşayan bir kadının hızlıca normalleştirdiği bir kabuk değiştirme süreci…

Benim çok mutlu, çok neşeli hikâyelerim olduğu gibi çok hüzünlü öykülerim de var. Kimin yok ki dediğinizi duyar gibiyim!

2013 yılında eşimi, bir buçuk yaşındaki kızımla birlikte yaptığımız bir trafik kazasında kaybettim. Kızımla ben kaza enkazından çıktık ama eşimi orada bıraktım. O an ambulansta hastaneye kanlar içinde giderken yaşadığım şok hali ve bilinç bulanıklığı sanki aylarca kaldığım odanın içinde, baktığım yerlerin zeminindeydi. Zihin bazen bizim işimize yarasın diye görüntüleri yavaşlatıyor belki de acımın azalmasını istediği için dondurdu aklımı, fikrimi…

İşte o gün bugündür tek ebeveyn olarak kızımı büyütüyorum. Umulanın aksine gülüşlerimi çoğaltarak, hayattaki izimi sağlamlaştırarak, kızımla gölgemize bile kahkaha attırarak değiştiriyorum takvimimi. İnsanların çiğ bakışları ve acımasız yargılarına sırtımı dönerek, yüreğime yüklenen acı ile birlikte daha çok ‘ben’ olan şu varlığıma katabileceğim kadar çok anlam katmak istiyorum. “Nasıl yapacaksın?”, “Nasıl yaşayacaksın?”, “Korkmuyor musun?”, “Acımıyor mu?”, “Tek başına çocukla ne yapacaksın?” gibi sene on bin olsa da değişmeyecek önyargıları, dogmaları bir bir tekmeliyorum. Her şeye yetecek kadar sevgim, herkese verecek kadar çok çiçeğim var kalbimde…

Üstelik durduğum yerde de oluşmadı bunlar. Biliyorum Allah’ın acının yanına koyduğu bir kaşık da balı vardı. İçimden geçenler oldu, yüreğimin istediği beklenen bir taksi gibi önümde durdu.  Eşimle diktiğimiz ıhlamur ağacına verdiğimiz can suyuydu belki de yüreğimin ferahlığının sebebi…

Şimdi Öyküm 9 yaşında, öykümüz hep devam edecek, bazen mutlulukla, bazen hüzünle, bazen şaşkınlıkla, bazen benzer, bazen farklı… Hayat gibi işte…

Tabii ki kendim için de mutlu olacağım. İnsanın kendini unutması bence başkasının ona ettiği her kötülükten de kötü. Bunu tecrübeyle de sabitledim. Sivilcesine üzülen, telefonum yok diye ortalığı yıkan, oynadığı oyunda açamadığı kapılar için ağlayan bir nesil, insandan gerçeğe akan gözyaşlarının tadını bilemez.  Ama kadın bu gözyaşlarına bile emek veriyor. Bir kadının emeği, sönenin yananı, sağırın kulağı, yalnızın yanı, görmezin gözü olur… Kimse hafife almasın!

Bu öykümü size okutabilmiş olmaktan mutluyum. Bir kişi daha bu kelimelerden güç alırsa bana da sevgi olur işte… Işığınız daim olsun, gözlerinizde gülen sayısız anınız olsun…

Sevgimle, Duygu Can

duygu can ifhaber

ETİKETLER: ,